Travesti Öykü’nün Öcalan Aşkı

29 11 2009

Ergenekon sanıklarıyla aynı hücredeydi…’Beni İmralı’ya gönderin’ dedi…

Bursa’da fuhuş çetesi kurduğu iddiasıyla hakkında 3 bin yıla kadar hapsi istendiği davadan, 27 ay sonra tahliye edilen Gökkuşağı Derneği Başkanı travesti Öykü Özen, cezaevi anılarını anlattı. İmralı’da yatan Abdullah Öcalan’ın yanına gitmek için Adalet Bakanlığı’na müracaat ettiğini söyleyen Öykü Özen Bakırköy Cezaevi’nde Ergenekon sanıklarıyla birlikte kaldığını ifade ederek, “Normalde olsa cezaevine girdiğim için utanırdım. Ama tüm paşalar, profesörler cezaevine girdi. Bu dönemde cezaevine girmek prestij meselesi” dedi.
Bursa’da fuhuş çetesi kurduğu iddiasıyla 3 bin yıla kadar hapsi istendiği davadan tahliye edilen Gökkuşağı Derneği Başkanı travesti Öykü Özen (38) cezaevi anılarını anlattı.Tutuklandıktan sonra kadın mı? erkek mi? koğuşunda kalacağı tartışmaları Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nde son bulan Özen, cezaevinde, Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenoğlu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve ünlü sanatçı Deniz Seki ile birlikte kaldığını hatırlatarak, “”Bu insanlarla tanıştım. Zaten dışarıda olsam sanırım bu kez de beni Ergenekon’dan alırlardı” diye konuştu.

“TERÖRİST BAŞI ÖCALAN’IN KALDIĞI İMRALI’YA GİTMEK İÇİN BAKANLIĞA BAŞVURDUM”

Türkiye’nin en büyük suçlusu olan terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın yanında gitmek için Adalet Bakanlığı’na müracaatta bulunduğunu anlatan Öykü Özen, “Fakat bakanlıktan sanırım ben kadın olduğum için bir cevap gelmedi. Benim oraya gitmem doğru değildi ama hakkımda 3 bin yıla kadar hapis, 89 milyon TL para cezası istenince yerimin orası olacağını düşündüm” dedi.

“CEZAEVİNDE OLMAK PRESTİJ MESELESİ”

Cezaevinde olmanın prestij meselesi haline geldiğini kaydeden Öykü Özen, “Bugün, doktorundan rektörüne, sanatçısından paşasına kadar herkes cezaevinde. Artık cezaevine girmek o kadar doğal ki, sanki lisans üstü yapmak gibi bir şey. Cezaevine girmeyeni adeta erkekten saymıyorlar. Gerçi eskiden olsa cezaevine girmek ayıplanırdı. Şimdi ise bunu kafama takmıyorum. Çünkü ben yanlış bir şey yapmadım. Hem artık dışarıda olmak daha da zor. Cezaevinde daha çok boş zamanım oldu. Üniversiteyi kazandım. 10 ayrı kursa katılıp sertifikalarımı aldım. Kollarım meslek bilezikleriyle doldu. Düğünümde bile bu kadar fazla bilezik takılmamıştı. Ben içerideyken de özgür olduğum zamanlardaki gibiydim. Haksızlıkların her zaman karşısında durdum. Kaldığım koğuşun ağalığını yapıyordum. Bu davadan beraat edeceğime de inanıyorum” diye konuştu.

“KADINLAR ERKEKLERDEN DAHA ÇAPKIN ÇIKTI”

Cezaevinde kadınlarla 24 saat boyunca aynı koğuşu paylaştığını ifade eden Öykü, bayanlar hakkında şaşırtıcı tespitlerde bulunduğunu dile getirdi. Bunun çok farklı bir duygu olduğunu belirten Özen, “Erkeklikten kadınlığa geçiş yapan biri olarak kadınları kafamdan daha farklı bir yerde görüyordum. Ama kadınların erkeklerden daha çapkın olduklarını gördüm. Ve cezaevinde bu kadar fazla lezbiyen olduğunu görünce çok şaşırdım. Bu kadarını tahmin etmemiştim. Hepsiyle can ciğer arkadaş olduk. Hepsi tahliye olduktan sonra derneğimize üye olacaklar. Yani içeride de verimli olarak çalışmaya mücadelemi sürdürmeye devam ettim” diye konuştu.

“ANNE OLMAK İSTİYORUM”

Tutuklanıp cezaevine giderken tarih yazdığını söylediğini hatırlatan travesti Öykü Özen konuşmasını şöyle devam ettirdi.

“Tarih yazmaya da devam ediyorum. Meyve veren ağaç elbette taşlanır. Yaptığım şey basit bir şey değil. Ben Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre resmen kadınım. Cinsiyet değiştirmem Yalova Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla oldu. Ege Üniversitesi’nde geçirdiğim ameliyatla kadın oldum. Pembe kimliğimi aldım. Osmangazi Belediyesi tarafından da eşimle nikah kıyarak evlendim. Eşimle beraber ve çok mutluyum. Bir de çocuk istiyorum. Kiralık anne yada evlat edinmek istiyorum. Zaten doğurmak değil yetiştirmek önemlidir”.

ÖYKÜNÜN ÖYKÜSÜ KİTAP OLUYOR

İş-Kur’a müracaat edeceğini söyleyen Özen, “Bir işkadını olmak istiyorum. Çalışmayı düşünüyorum. Benim ideallerim var. Benim kimliğimde gerçekten zor durumda olan insanlara bir şeyler yapmam gerek. Bu sıkıntıyı yaşayan, açılamayıp içine kapanık olan gençlere, kötü yola düşen insanlara faydalı şeyler yapmak istiyorum. Bizim gibi insanlar İş-Kur’a müracaat ediyor, ama iş bulamıyor. İnsanlar fuhuş yapmaya mecbur kalıyor. Onları toplum, devlet dışlıyor. Bu insanlar ne yapsın ki? Bu insanlara iş imkanı sağlanmalı. Ben bu yolda yürüyen biri olarak bu insanların kazanılması gerektiğini düşünüyorum. Bun insanlar desteklenmeli fuhuştan uzaklaştırılmalıdır. Ben de bu sıkıntıları yaşadım. Onların sıkıntılarını biliyor, yaşıyorum. Hayatımı bir kitap haline getirmeye başladım. Dönüşümüm ve bu kimliğimle alakalı her şeyi kaleme alıyorum. ‘Öykü’nün Dönüşümü’ kitap oluyor. Cezaevindeyken kazandığım üniversitemi bitirip hayatın içinde var olmayı düşünüyorum” dedi.

Cezaevinde çektirdiği fotoğraflarını gösteren Özen, Hüseyin Üzmez’in cinsel istismarına maruz kaldığı iddia edilen 14 yaşındaki B.Ç.’nin aynı davada sanık olarak yargılanıp beraat eden annesi L.Ç. ile tanışıp birlikte fotoğraf çektirdiklerini de sözlerine ekledi.

kanaldhaber





Amerika’dan Gül’e LGBTT dernekleri için Mektup

27 11 2009

ABD’de faaliyet gösteren ve kısa adı IGLHRC olan Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu, Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği’ne açılan kapatma davasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektup yazdı.

IGLHRC Yönetim Kurulu Başkanı Cary Johnson imzasıyla kaleme alınan mektupta, daha önce aynı gerekçeyle Kaos GL ve Pembe Hayat derneklerinin kapatılma taleplerinin reddedilmesi ve Yargıtay’ın, yine aynı gerekçeyle kapatılmak istenen Lambdaistanbul kararı hatırlatılıyor. 

Yargıtay, Lambdaistanbul kararında, yerel mahkemenin kararını bozma gerekçesi olarak “LGBTT bireylerin dayanışma amacı ile dernek kurmasına engel bir durum bulunmadığını; sonuç olarak, davalı derneğin amacının yasadışı ve ahlaksız olmadığını” belirtmişti.
 
Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği de “genel ahlak” ve “Türk aile yapısı” gerekçe gösterilerek kapatılmak isteniyor.
 
IGLHRC’nin Cumhurbaşkanı Gül’e gönderdiği, 20 Kasım tarihli mektubun tam metni şöyle:
 
“Ekselânsları, 
Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu (IGLHRC) adına; Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olduğunuzdan, Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği’nin kapatılması talebi ve Türkiye’deki LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel)  bireylerin örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik girişimler hakkında bilgi almak için size yazıyorum.
Belki haberiniz vardır; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 16 Ekim 2009 tarihinde Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği’ne kuruluş tüzüğünün 2.maddesinin genel ahlaka ve Türk aile yapısına aykırı olduğu gerekçesiyle dava açtı. Dernek, Türkiye’de aynı gerekçelerle kapatılması talep edilen dördüncü LGBTT derneğidir; Ankara’da, Kaos GL ve Pembe Hayat LGBTT derneklerinin itirazları haklı bulunup davaları düşürülürken, bir diğer LGBTT derneği olan Lambdaistanbul’un kapatılması yönündeki yerel mahkemenin kararı ise Yargıtay tarafından bozulmuştur. Yargıtay, bu hükmünün gerekçesi olarak “LGBTT bireylerin dayanışma amacı ile dernek kurmasına engel bir durum bulunmadığını; sonuç olarak, davalı derneğin amacının yasadışı ve ahlaksız olmadığını” belirtmiştir.
 
Bu karar, söz konusu ikinci maddenin ve LGBTT örgütlerinin amaçlarının, bu grupların örgütlenme özgürlüğüne gerekçe olarak gösterilen “genel ahlak”a aykırı olmadığını açıkça göstermektedir. Bu nedenle Türk Hükümeti’nden ricamız SiyahPembeÜçgenİzmir Derneği’ne yönelik tüm suçlamaları düşürmesi ve sivil toplumun değerli bir üyesi olan derneğin yasal kayıt altına alınma sürecinin hızlandırılmasıdır.
 
Türkiye Anayasası’na göre “herkes kanun önünde hiçbir fark gözetilmeksizin eşittir” (Madde 10), ve “herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir” (Madde 33). Ayrıca, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (ICCPR) uyarınca, Türkiye örgütlenme özgürlüğünü (Madde 22) ve kanun önünde eşitliği (Madde 26) koruma altında tutmakla yükümlüdür.
 
Toonen-Australya davasında; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, ICCPR’nin 2. ve 26.maddesi ile korunan statüler arasında cinsel yönelimin de yer aldığını onaylamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de; devletler için cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının önlenmesi çağrısında bulundu. 
 
Türkiye’deki LGBTT bireylerin yüzyüze kaldığı, tekrar eden bu yasal sorunları da gözeterek; biz de Anayasa’nın eşitlik maddesine “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ifadelerinin eklenmesini isteyen Türkiye’deki LGBTT örgütlerinin bu isteklerini bir defa daha yineliyoruz. Böyle bir değişiklik, LGBTT örgütleri için mevcut hukuki uygulamaların iyileştirilmesini ve tüm LGBTT bireylerin yasalar önünde eşit korunma hakkına erişebilmelerini sağlayacaktır. Portekiz, İsveç, İsviçre, Güney Afrika, Ekvator ve Fiji de dâhil olmak üzere bir dizi ülke bu tür koruyucu yasaları kabul ettiler. Söz konusu bu yasal değişiklikler, özellikle Türkiye’de olduğu gibi net tanımlanmayan ve geniş ele alınarak her türlü yoruma açık bırakılan, LGBTT bireylerin yasalarca garanti altına alınmış haklarını kullanmaları önünde de engel teşkil eden “genel ahlak” vb ibarelere karşı oldukça etkili olacaktır. 
Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği gibi örgütler, ülkelerindeki sivil toplum alanında değerli bir sosyal ve politik rol oynamaktadırlar ve yasal zorluklar bu önemli rollerini yerine getirmelerini engellemektedir. Bu nedenle, saygılarımızı sunarak sizden Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği’nin kapatılması talebini araştırmanızı ve LGBTT bireylerin, Türkiye Anayasası tarafından sağlanan tüm vatandaşlık haklarından eşit bir şekilde yararlanmasının yolunu açmanızı istiyoruz.”
 
Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği mektubu, bilgilendirmek üzere ayrıca şu isimlere de iletti:
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Ekselânsları Recep Tayyip Erdoğan
İnsan Hakları Komisyonu Değerli Üyeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Değerli Üyeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Değerli İzmir Milletvekilleri
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, Dernekler Daire Başkanlığı
İzmir Valisi, Ekselânsları Mustafa Cahit Kıraç
İzmir İl Dernekler Müdürlüğü
Avrupa Birliği Başkanlığı, İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt
Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi, Ekselânsları Olli Rehn
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Ekselânsları Thomas Hammarberg
Türkiye Cumhuriyeti ABD Büyükelçisi, Ekselânsları James F. Jeffrey (AE)
Kaos GL




TSK’DAN TARAF’A SUÇ DUYURUSU

20 11 2009

Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, ”Poyrazköy Soruşturması” ile ilgili dün bir haber yayımlayan yayın organı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu bildirdi.

Tümgeneral Güler, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Basında yer alan ”üçüncü ihbar mektubu” ile ilgili sorular üzerine Tümgeneral Güler, bu konuda 17 Kasımda yaptıkları açıklamada tüm cevapların bulunduğunu belirterek, ”Bunlara ilave edeceğimiz yeni bir şey yok” dedi.

Poyrazköy Soruşturması ile ilgili dün bir gazetede yer alan iddianın hatırlatılması üzerine Tümgeneral Güler, ”Poyrazköy soruşturması ile ilgili olarak Başbakanlık tarafından dün yapılan açıklama vardır. Ayrıca söz konusu yayın organı hakkında Adalet Bakanlığına suç duyurusunda bulunulmuştur” diye konuştu.

-”9 TERÖRİSTİN 8’İ SERBEST”-

Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak da iç güvenlik olayları hakkında bilgi verdi.

Tuğgeneral Gürak, geçen hafta yapılan toplantıda toplam dokuz bölücü terör örgütü mensubunun, Şırnak’ın Silopi ilçesinde güvenlik kuvvetlerine teslim olduğunun belirtildiğini hatırlatarak, ”Teslim olan dokuz bölücü terör örgütü mensubunun sekizi serbest bırakılmış, biri tutuklanmıştır. Geçen hafta yakalandığını açıkladığımız beş bölücü terör örgütü mensubu ise adli makamlar tarafından tutuklanmıştır” dedi.

Geçen hafta ise üç bölücü terör örgütü mensubunun yakalandığını bildiren Tuğgeneral Gürak, 13 Kasımda Erzurum’un Karayazı ilçesinde bir teröristin yakalandığını ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını kaydetti.

Tuğgeneral Gürak, ayrıca, 15 Kasımda Adana’nın Ceyhan ilçesinde, 17 Kasımda Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde iki teröristin yakalandığını ve adli makamlarca tutuklandığını belirtti.

Geçen hafta, çeşitli çap ve cinste mühimmat ile bol miktarda yaşam malzemesi de ele geçirildiğini ifade eden Tuğgeneral Gürak, Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) tarafından, dönem içinde 6 arama kurtarma faaliyeti yapıldığını, 67 kişinin sağ olarak kurtarıldığını, 2 kişinin ölü olarak bulunduğunu bildirdi.

Tuğgeneral Gürak, ayrıca, 16 Kasım 2009 tarihinde, Muş’un Üçevler köyünde rahatsızlanan bir bebeğin, durumunun ağırlaşması üzerine, askeri bir helikopter ile Muş’a nakledildiğini söyledi.

-ORGENERAL BAŞBUĞ’A ZİYARET-

Tuğgeneral Gürak, Mısır Arap Cumhuriyeti Savunma Bakanı Mareşal Hüseyin Tantavi’nin, 18 Kasımda Orgeneral İlker Başbuğ’a yaptığı ziyaret esnasında, iki ülkeyi ilgilendiren askeri işbirliği konularının görüşüldüğünü ve iki ülke arasında askeri işbirliğinin geliştirilmesine esas teşkil edecek bir mutabakat muhtırası imzalandığını hatırlattı.

Orgeneral Başbuğ’un 12-15 Ekim tarihleri arasında Pakistan’a yaptığı resmi ziyarette, Mingora şehrindeki okullara yardım yapılmasının gündeme geldiğini belirten Tuğgeneral Gürak, yardımların bugün, TSK’ya ait iki kargo uçağı ile Chaklala Hava Üssüne, Genelkurmay Başkanlığını temsilen bir heyetle beraber gönderileceğini söyledi.

Tuğgeneral Gürak, ”Yardımlar, 25 Kasım 2009 tarihinde, İslamabad Büyükelçimiz, Silahlı Kuvvetler Ataşemiz, Pakistanlı sivil ve askeri yetkililerin katılımı ile Mingora şehrinde, ilgili okullara teslim edilecektir” dedi.

Önümüzdeki hafta Kurban Bayramı nedeniyle basın toplantısının yapılmayacağını da bildiren Tuğgeneral Gürak, ”Bu bayramda da vatandaşlarımızın huzuru ve güvenliği için Türk Silahlı Kuvvetleri, vatanımızın her tarafında nöbette ve görevde olacaktır” diye konuştu.

AA





Ben tükürdüğümü yalamam

7 11 2009

Başbakan Erdoğan net konuştu: “2011’de son milletvekilliği adaylığım olacak”

erdo20113

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılında yapılacak seçimde milletvekilliğine son kez adaylığını koyacağını söyledi. “Ben tükürdüğümü yalamam” diyen Erdoğan, “Gereğini yaparım, birileri gibi orada çakılıp kalmam.” dedi. Erdoğan, “Millete hizmet etmek sadece politikada olmuyor. Vakfın başına geçersiniz oradan da hizmet edersiniz. Yapılır bunlar yapılmaz diye bir şey yok. Dünyada bunun örnekleri var mı var. Ne yazık ki bizde yok. Bakıyorusunuz, kıyıda köşede rahat durmuyorlar.” şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte İstanbul Turizm Ödülleri törenine katıldı. İstanbul Kongre Merkezi’ndeki törene Erdoğan’ın yanısıra Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Muammer Güler, İBB Başkanı Kadir Topbaş ve turizm sektörü temsilcileri katıldı. Törende, ”Etkinlik” dalında ödüle değer görülen Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer’e ödülünü, Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan verdi. Suna ve İnan Kıraç, ”Onur Ödülü”ne layık görülürken, İnan Kıraç, ödülünü Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın elinden aldı. İstanbul Valisi Muammer Güler, ”Özel Ödül”e değer görülen THY Genel Müdürü Temel Kotil adına Mahmut Kahraman’a ödülü verirken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise ”Yaratıcı Proje” dalında Nedret Butler’e ödülünü sundu. Törende, Kültür ve Turizm Bakanı Günay, turizme katkılarından dolayı Başbakan Erdoğan’a şükran plaketi verdi.
Törende bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, “Biz bu gün varız yarın yokuz. Kimler geldi kimler geçti?” diyerek bulundukları görevin geçiciliğini anlattı. Önemli olanın ülkeye hizmet olduğunu söyleyen Erdoğan bu konuda büyük çaba sarfettiğine işaret etti. Koltuğuna yapışan bir zihniyetle görev almadığına dikkat çeken Erdoğan, bu doğrultuda milletvekilliğine son kez aday olacağını açıkladı. Erdoğan, “Allah ömür verirse benim son milletvekilliği adaylığım 2011 yılında olacak. Ben tükürdüğümü yalamam onu da söyleyeyim. Partimin tüzüğünde de bu böyledir. Gereğini yaparım ve birileri gibi orada da çakılıp kalmam. Millete hizmet etmek sadece politikada olmuyor. Vakfın başına geçersiniz oradan da hizmet edersiniz. Yapılır bunlar yapılmaz diye bir şey yok. Dünyada bunun örnekleri var mı var. Ne yazık ki bizde yok. Bakıyorusunuz kıyıda köşede rahat durmuyorlar.” şeklinde konuştu.

GALATAPORT İÇİN YEN İHALE SÜRECİ BAŞLAYACAK
Başbakan Erdoğan konuşmasında Galataport ve Haydarpaşaport projelerinin engellenmesine de büyük tepki gösterdi. “Paylaşmak zorundayım. ‘Ama siz başbakansınız’ demeyin.” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Bizim bir Galataport sorunumuz olmuştu. Galataport sorununda bize yapmadıkları, takmadıkları yafta kalmamıştı. Bizim bir Haydarpaşaport sorunumuz olmuştur. Takmadıkları yafta söylemedikleri söz kalmamıştır. Eğer şu Galataport başlasaydı, şu anda bitmiş olacaktı. O Tophane böyle olmayacaktı. Oradaki mezbelelik temizlenecek ve ortaya bambaşka tarihi bir Tophane ortaya çıkacaktı. Ben onu engelleyenleri tarihe havale ediyorum. Ama ümitsiz değilim. Biz gene bura ile ilgili ihale çalışmalarımızı hazırlıyoruz.” şeklinde konuştu. Turizmcilere, “Siz ne güne duruyorsunuz?” diye soran Erdoğan, “Sizlerin de sahip çıkarak destek vermeniz lazım. Oraya yaklaşacak kruvazör gemilerin içinde gelenler ülkeye bırakacağı ekonomik desteği düşünün. Gelen paralı turist olacak. Oradaki tarihi eserler otele dönüşecek. Bu görevimiz ama önümüzde bariyerler var. İnanıyorumki İstanbul sevdalısı olanlarla birlikte bu sorunu aşacağız.” dedi.
Haydarpaşaport için de aynı süreci yaşadıklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, “Kimseye bireysel tahsis yok. ‘Galataport’u Yahudi sermayesine veriyorlar’ dediler. Paranın milleti ırkı dini milliyeti olmaz. Benim ülkeme gelip bir çivi çakıyor. Burada Ahmet, Mehmet, Hüseyin çalışacak.” dedi.